TÜSİAD/Özilhan’dan tarım ve gıda enflasyonu çıkışı

0
518
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, tarımdaki sorunlar ve gıda fiyatlarına ilişkin çıkışıyla dikkat çekti.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan: “Uzunca bir süredir gündemde olan gıda enflasyonu bu seçimlerde de en öne çıkan konulardan birisi oldu. Bazı gıda ürünlerinin fiyatlarında meydana gelen çok yüksek artışlarda, iklim koşullarının bir etkisi olduğunu kabul etsek dahi, gıda fiyatlarının 10 yıldan beri enflasyonun üzerinde seyrediyor olması, meselenin hava koşullarından ibaret olmadığını ortaya koyuyor. 2007’den 2018’e dünyada gıda fiyatlarındaki artış sadece %10 olmuş. Ülkemizde ise %200.”

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) bugün İstanbul’da düzenlenen 49. Genel Kurul Toplantısı’nda konuşan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, tarımdaki sorunlar ve gıda fiyatlarına ilişkin çıkışıyla dikkat çekti. Özilhan konuşmasının neredeyse tamamına yakınını tarımdaki sorunlara ayırdı.

Uzunca bir süredir gündemde olan gıda enflasyonunun bu seçimlerde de en öne çıkan konulardan birisi olduğuna işaret eden Özilhan; “Bazı gıda ürünlerinin fiyatlarında meydana gelen çok yüksek artışlarda, iklim koşullarının bir etkisi olduğunu kabul etsek dahi, gıda fiyatlarının 10 yıldan beri enflasyonun üzerinde seyrediyor olması, meselenin hava koşullarından ibaret olmadığını ortaya koyuyor.

2007’den 2018’e dünyada gıda fiyatlarındaki artış sadece %10 olmuş. Ülkemizde ise %200. Gıda fiyatları uzunca bir süredir tüketici fiyatlarından çok daha hızlı artıyor.

Bu durum meselenin yıllar içinde iyice ağırlaşmış olan yapısal boyutuna işaret ediyor.” ifadelerini kullandı.

İklim değişikliğinin Türkiye’yi de etkilemeye başlayan çok ciddi bir konu olduğunu ve konunun Türkiye gündeminde hak ettiği önemi bulamadığını vurgulayan Özilhan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Gıda fiyatlarındaki artışın esas nedeni, tarımın içine düşmüş olduğu durumdur”

“Küresel iklim değişikliğinin sonuçlarını öngörüp tedbir almadığımız sürece başta tarım ve gıda olmak üzere birçok alanda kritik sorunlarla karşı karşıya olacağız.

Esasen sektör bir süredir önemli problemler yaşıyor. Son haftalarda gıda fiyatlarındaki aşırı yükselişe karşı, hızla bazı önlemler alınıyor. Fakat sorunun yapısal boyutunu çözmeye dönük bir irade görmüyoruz.

Hal yasası, tanzim satış mağazaları, operasyonlar, denetimler gibi gıda fiyatlarına dönük önlemler, fiyatları belli bir süre için aşağı çekmeye muvaffak olacaktır.

Ancak, tarım üretimindeki sorunlar devam ettiği sürece, fiyatlar yeniden artış eğilimine girecektir. Çünkü gıda fiyatlarındaki artışın esas nedeni, tarımın içine düşmüş olduğu durumdur.”

Çiftçilerin oranı %10’dan eriyip %3’e düştü

“Tarıma verilen teşviklerin eriyip gittiği, araziye verilen teşviklerin etkin kullanılamadığı, tarımsal girdilerin fiyatlarının hızla tırmandığı bir yapının kaçınılmaz sonucu tarımsal üretimin azalması ve çalışabilir yaştaki nüfusun neredeyse tamamının köyleri terk etmesidir.

Kırlarda yaşayanların oranı son 10 yılda %34’ten %16’ya düşerken, kentlerde ve metropollerde yaşayanların oranı %66’dan %84’e yükselmiştir. Çiftçilerin oranı ise %10’dan eriyip %3’e düşmüştür.

Nitekim üretim istatistiklerine baktığımızda, 2018 yılında, bir önceki yıla göre, tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde %5.8, sebzelerde ise %2.6 üretim azalması dikkati çekiyor.

Üretimin azaldığı, çiftçiliğin yok olduğu, buna karşılık tüketimin hızla arttığı bir durumda, fiyat kontrolleri ile bir yere varılamaz.

Türkiye, gıda fiyatlarındaki tırmanışın önüne geçmek ve nüfusunu besleyebilmek için son yıllarda artan oranlarda ithalat yapmak zorunda kaldı. İthalata bağımlı hale gelmemek için tarımsal üretimi artırmak zorundayız. 80 milyonluk bir ülke olarak, Türkiye’nin gıda güvenliği ve güvenilirliğinden taviz vermesini kabul edemeyiz.”

Tarımı ihmal eden ülkeler geleceklerini tehlikeye atar

“Biz ihmal etmeyelim. Tarıma, sanayileşme kadar önem vermek, yatırım yapmak durumundayız. Bunun için son dönemde çok tartışılan gıda ürünlerindeki fiyat artışlarının verdiği sinyali doğru okuyalım. Mutfaktaki yangını söndürmek için hızla bir takım adımlar atarken, eş anlı olarak da uzun vadeli bir bakış açısıyla tarımın sorunlarına eğilelim.

Günümüzde ölçek ekonomisinin geçerli olmadığı hiç bir üretim faaliyeti yok.

Ancak, arazilerin parçalı yapısı, Türkiye tarımının en önemli sorunu. Bu durum, tarımda verimliliğin önünde çok ciddi bir engel. Arazisi olanın da sermayesi yok. Demek ki, küçük tarım arazileri ve küçük çiftçilikle, ölçek ekonomisinden nasıl yararlanacağımızın yollarını arayıp bulmalıyız. Aksi halde, verimsizliğin ve pahalılığın önüne geçemeyiz. Türkiye koşullarında bunun yolu, çiftçilerin havza ve ürün bazında kooperatifler biçiminde örgütlenmesinden geçiyor.

Kooperatifler sayesinde küçük üreticiler, traktör, sulama, gübre, pazarlama, satış, eğitim gibi birçok alanda güçlerini birleştirirse, tarım ve hayvancılığımız bugünden çok farklı bir noktaya gelir. Fransa, İsviçre, ABD gibi ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de kooperatifçiliği geliştirmeliyiz. Hali hazırda çok iyi çalışan birkaç kooperatifimiz var. Bu modeli geliştirmemiz ve tüm ülkeye yaymamız gerekiyor. Bu sayede hem çiftçimizin yüzü güler, hem köylerin terkedilmesinin ve çarpık kentleşmenin önüne geçilir, hem de gıda enflasyonu sorunu ortadan kalkar.”

Tarımda en önemli konu yönetişim

“Türkiye’nin gıda, içecek, tarım ve hayvancılık sektörlerinde verimlilik ve katma değeri artırmak için yapması gerekenlerin başında kurumlar arası koordinasyonun sağlanması geliyor.

Ayrıca, piyasa yapısını düzenlemek ve örgütlenmeyi geliştirmek, tarım ve hayvancılığa destek ve teşvikleri geliştirmek ve etkili dağıtımını sağlamak, meyve ve sebze tedarik zincirindeki %30-40’lara varan kayıp ve atıkların önüne geçmek, iklim değişikliği ile mücadele etmek ve su kaynaklarını etkin kullanmak, dijital, akılcı ve iyi tarım uygulamalarını yaygınlaştırmak da diğer önemli başlıklar. Bunları yapabilirsek, şimdiye kadar hep bir dezavantaj olarak karşımıza çıkan küçük üretim, son yılların tüketim eğilimleri açısından bir avantaja dönüşebilir.

Birçok tarım maddesinde niş üretimde ciddi fırsat avantajları yakalamak mümkün olur. Bunu Fransa, Hollanda, Amerika gibi ülkeler yapabiliyorsa, pek tabi ki biz de yapabiliriz. Fakat bugün sorun yaşadığımız tüm alanlarda olduğu gibi, tarımda da en önemli konu yönetişim.

Tarım ve hayvancılık, yatayda ve dikeyde çok alanla etkileşim içinde. Mazottan gübreye, tarımsal ilaçlardan lojistiğe, üretimden hallere ve perakende satış mağazalarına kadar birçok alan söz konusu. Bir ürünün teşvik edilmesi, alternatiflerin üretilmemesi demek. Bu nedenle, tarım politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasına bütüncül bakmak, her bir katmanı dikkate almak, hem yereli hem ulusal ölçeği aynı anda gözetmek çok önemli.

Cumhurbaşkanlığı bünyesinde sağlık ve gıda politikaları kurulu oluşturulmuş olsa da çiftçiden başlayıp tarımla ilgili tüm süreçlerin politika koordinasyonu önemini koruyor. İş dünyasının da içinde yer aldığı bir kurumsal istişare ve koordinasyon mekanizmasının etkin çalışması, bugünün yakıcı sorunlarına uzun vadeli bir bakış açısıyla çözüm üretmesi gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı modeline geçildikten sonra oluşan yönetim yapısını göz önüne aldığımızda, kurumsal yapının, sadece tarım alanında değil, tüm alanlarda güçlendirilmesi gerektiğini görüyoruz.”

TÜSİAD’ın yeni başkanı Simone Kaslowski oldu

Tuncay Özilhan’ın yeniden Yüksek İstişare Konseyi Başkanlığı’na seçildiği 49. genel kurul toplantısında TÜSİAD’ın başkanlığına ise tek aday olan Simone Kaslowski seçildi. Organik Kimya CEO’su Kaslowski, 2017 yılından beri TÜSİAD Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyordu.  

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz