Domates, domates olalı böyle itibar görmedi

0
1403
Ali Osman Mola
Ali Osman Mola / [email protected]

Nisan ayında, tüketici fiyatları bazında en yüksek artış yüzde 61,03 ile domateste gerçekleşti. Dolayısıyla domates, ekonomi ile ilgili manşetlerin en üst sırasında yer aldı. Semt pazarlarında ve manav tezgahlarında, kameralar en çok ona ve etiketine “zum” yaptı.

Sadece içeride mi, dışarıdaki itibarı çok daha yüksekti.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ziyaretinde, Rusya’nın, domates hariç, sebze ve meyvede ithalat yasağını kaldırdığına dair yapılan açıklamanın hemen ardından, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Varank, twitter hesabından, yanına “domates” yazarak bir domates görseli paylaştı. Bir dakika sonra ona, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek katıldı: Domates görseline, “Soçi’den selam ve sevgiler…” notunu eklemişti. İki dakika sonra ise Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın, domates görseli ve “gülücük” simgesi ile birlikte, “Büyüksün” paylaşımı geldi.

Sanırsınız dış politikamızı “domates” belirliyor!

Onlar manidar (anlamlı) mesajlar paylaşır da vatandaş bu mesajlardaki derin anlama kayıtsız kalır mı!.. Mehmet Şimşek’in “Soçi’den selam ve sevgiler…” paylaşımına, vatandaş, “Pazardan selam ve sevgiler, domates 8 TL” paylaşımıyla karşılık verdi.

Benim aklımdan ise Kalın’ın “gülücüklü” paylaşımına -öğretmenlik günlerimden kalma bir alışkanlıkla olsa gerek- “Gülecek bir şey varsa biz de gülelim.” paylaşımıyla karşılık vermek geçti.

Madem satamıyoruz, domates niye pahalı?

Niye bu soruyu sordum? Çünkü sebze-meyve fiyatları ne zaman cep yakmaya başlasa en çok duyduğumuz bahane şudur: İhracat başladı, ürünler pahalandı.

Bu bahane, koskoca bir yalandan ibarettir.

Madem sebzelerin en itibarlısı “domates”, detaylara domates üzerinden bakalım:

2015-2016 piyasa yılında 12.615.000 ton domates üretmişiz, 10.950 ton da ithal etmişiz.

Üretim kayıplarını düşünce, elimizde 12.184.425 ton domates kalıyor.

Bunun 1.195.050 tonunu ihraç etmişiz (Elimizde kalanın yüzde 9,8’i).

Geriye, yurt içinde tüketmek için 10.989.375 ton domatesimiz kalıyor.

Şimdi sıkı durun!..

Elimizde kalan 10.989.375 ton domates, yurt içindeki ihtiyacımızın yüzde 110,8’ine karşılık geliyor.

Yani…

Ürettiğimizle ithal ettiğimizi topluyoruz. Toplamdan bütün kayıpları ve ihraç edileni düşüyoruz. Geriye kalan miktar, ihtiyacımızdan yüzde 10,8 fazla…

Diyebilirsiniz ki: Bu sene böyle, önceki yıllarda böyle değilmiştir.

Böyleydi: 2014-2015 piyasa yılında domatesin yurt içi yeterlilik oranı -yine- yüzde 110,8, 2013-2014 piyasa yılında ise yüzde 112,3. Arzu eden, TÜİK’in yeterlilik tablolarından daha önceki yılların verilerine de bakabilir.

Domates örneği ile ikna olmayanlar için çok tüketilen bazı ürünlerin yeterlilik oranlarına bakalım (yüzde):

Kaynak: TÜİK

Sadece tablodakiler değil, sadece Rusya’ya ihraç ettiklerimiz de değil, ihraç ettiğimiz bütün ürünlerde yeterlilik oranı yüzde 100’ün üzerinde.

Demek ki ihracat ile yurt içinde fiyatların yükselmesi arasında hiçbir bağlantı yokmuş, “Vardır.” iddiası koskoca bir yalanmış.

“Yurt içi fiyatlar şu an mevsim etkisiyle yüksek, Mayıs’tan itibaren düşecek.” sözlerine de itibar etmiyorum. Elbette etkisi olacaktır ancak ben değerlendirmelerimi yıl ortalaması üzerinden yapıyorum ve doğrusu da budur.

Gıdaya genel olarak baktığımda ise bırakın fiyatların düşmesini, gıda dışı enflasyon seviyesine bile gerilemeyeceğini, yıldan yıla yeni fiyat rekorları kıracağını iddia ediyorum.

Rusya, domates dışındaki ürünleri alacak mı?

Tahminimi söyleyeyim:

Rusya, domates dışındaki tarım ürünlerimizi alır almasına da miktar ve fiyat eski seviyelerinde olmaz. Alımları -doğal olarak, her devletin yaptığı ve yapacağı gibi- yine siyasi ilişkilerin gelişmesine bağlar.

Diğer sebep ise Rusya’nın tarım politikasında yaptığı değişikliktir ki ihtiyacını kendi topraklarından temin etme konusunda şimdiden küçümsenmeyecek bir mesafe kat etmiştir. Nitekim Putin, özellikle domates ithalatına getirdikleri yasağı izah ederken, bu politikalarını açıkça belirtti ve “kendi çiftçilerinin ürünü dururken, ithalat yapmayacaklarını” söyledi.

Gerçi yasaklı ürünleri Belarus, Polonya, Azerbaycan, Nahçıvan, Makedonya, Litvanya gibi ülkeler üzerinden Rusya’ya sattığımız yazılıp çiziliyorsa da -tamamı yanlış olmasa bile- ülke adları ve miktarlar değişik basın organlarında o kadar farklı şekilde yazılıp çiziliyor ki bu verileri kullanmayı uygun bulmadım. Zaten dolaylı yollardan satış, sürdürülebilir de değil.

Dolayısıyla yeni pazar arayışları ile yeni pazarların ihtiyaçlarına uygun yeni ürün çalışmalarına gecikmeden başlamak gerekiyor. Bunu kriz zamanları dışında da yapmalıyız.

Malumunuz, ekonominin en önemli kurallarından biri, “yumurtaların tamamını aynı sepete koymamak”tır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz