AB Zirvesi’nde Gündem: Mülteciler, Rusya ve CETA

0
773
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile Zirve sonrasında düzenledikleri ortak basın toplantısında, AB vatandaşlarının ticaret anlaşmalarının kendi çıkarlarını yansıttığı konusunda endişeye sahip olduklarını belirtirken, AB olarak, Avrupalı tüketicilerin ve şirketlerin haklarının tam anlamıyla korunduğunun güvence edememeleri halinde, STA müzakere etmeyi sürdüremeyecekleri uyarısında bulundu.

Belçika’nın Valon Bölgesi’nin Kanada ile imzalanması öngörülen ticaret anlaşması CETA’yı engellemeyi sürdürdüğü, Rusya’nın ise Esad rejimine destek için yedi savaş gemisi göndermeye hazırlandığı bir ortamda, 20-21 Ekim 2016 tarihlerinde gerçekleşen AB Liderler Zirvesi’de; mülteci krizi, Suriye krizi bağlamında Rusya ile ilişkiler ve AB ticaret politikasının geleceği ana gündem maddelerini oluşturdu.

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) bülteninde yer alan habere göre, 20-21 Ekim 2016 tarihlerinde gerçekleşen AB Liderler Zirvesi’nde ana gündem; mülteci krizi, Suriye krizi bağlamında Rusya ile ilişkiler ve CETA STA’sı ana gündem maddelerini oluşturdu.

Zirve aynı zamanda, Brexit kararının ardından göreve gelen yeni Britanya Başbakanı Theresa May’i AB liderleriyle bir araya getiren ilk zirve toplantısı olması açısından da önem taşımaktaydı. May’i 27 AB lideriyle bir araya getiren zirve, İngiliz basınında “May aslanların ininde” başlığıyla manşetlere yansıdı. Basına yansıyan bilgilere göre May, AB liderlerinden alınan kararları halkına açıklamakta zorlandığı gerekçesiyle, kendisinin katılmadığı zirveler düzenlememeleri talebinde bulundu.

Mülteci Krizi: Afrika Ülkeleriyle Mülteci Anlaşmaları Masada

AB liderleri, mülteci krizi konusunda kabul ettikleri karar metninde, mülteci krizinin ele alınmasında, Orta Akdeniz rotasında yasadışı göçün azaltılması ve iade oranlarının iyileştirilmesi gerektiğine dikkat çektiler. Bu bağlamda, kaynak ve transit ülke konumundaki Afrika ülkeleriyle işbirliğinin artırılmasının önemine değinen AB liderleri, kalkınma ve ticaret de dâhil olmak üzere ilgili tüm AB politikalarının bu doğrultuda kullanılabileceğini dile getirdiler. Tusk’un Zirve sonrası yaptığı açıklamaya göre, Orta Akdeniz rotası üzerinden AB’ye yasadışı yollardan geçenlerin sayısı oldukça yüksek seyrediyor ve bu sayıda, son iki yılda herhangi bir azalma kaydedilmedi. Geçtiğimiz yıl Orta Akdeniz rotası üzerinden İtalya’ya geçen göçmenlerin sayısı 154 bini bulurken, 20 Ekim 2016 tarihinde İtalya’ya geçmeyi planlayan 1.400 kişinin Libya kıyılarında kurtarılması, bu yıl bu sayının artabileceğine işaret ediyor. Bu nedenle, AB liderleri, son bir yıl içerisinde Doğu Akdeniz rotasından AB’ye düzensiz geçişlerde yüzde 98’lik bir azalmaya yol açan Türkiye-AB Mülteci Uzlaşısı benzeri bir anlaşmayı Afrika ülkeleri için de hayata geçirmeyi planlıyor.

AB liderleri, AB Sınır ve Sahil Güvenlik Birimi’nin faaliyete geçmesi ve dış sınırlar konusunda üye ülkeler tarafından ulusal düzeyde hayata geçirilen düzenlemelerin, dış sınırların güçlendirilmesi doğrultusunda önemli adımlar olduğunun altını çizdiler. AB dış sınırlarında sistematik kontroller uygulanması için gözden geçirilen Schengen düzenlemelerinin bir an önce kabul edilmesi çağrısında bulunan AB liderleri, Avrupa Komisyonunu Schengen Alanı’na vizesiz seyahat eden üçüncü ülke vatandaşlarına yönelik ön güvenlik kontrolleri getirilmesine ilişkin bir yasa teklifi hazırlamakla görevlendirdiler.

Yunan adalarından Türkiye’ye geri göndermelerin hızlandırılması, Yunanistan’a daha fazla destek verilmesi ve AB-Türkiye Uzlaşısı’nın uygulanması kapsamında, vize serbestliği başta olmak üzere öngörülen taahhütlerde daha fazla ilerleme kaydedilmesi, AB liderlerinin mülteci krizi bağlamında üzerinde durdukları diğer konuları oluşturdu. Üye Devletlere, yanında herhangi bir refakatçi bulunmayan küçük yaşta çocuklar başta olmak üzere mültecilerin yeniden yerleştirilmesine hız vermeleri çağrısında bulunan AB liderleri, AB sığınma kurallarının reformu çabalarının yoğunlaştırılması gerektiğini vurguladılar.

Suriye Konusunda Rusya’ya Dolaylı Yaptırım Uyarısı

Çalışma yemeğinde, Rusya ile uzun vadede ilişkileri ve Rusya’nın Suriye’deki rolünü masaya yatıran AB liderleri, Halep’te Esad rejimi ve Rusya başta olmak üzere, müttefikleri tarafından sivillere yönelik gerçekleştirilen saldırıları şiddetle kınadıklarını dile getirdiler. Halep’e ve Suriye’nin diğer bölgelerine insani yardımın acil ve engelsiz şekilde ulaşmasının sağlanması ile çatışmaların bir an önce durdurulması ve BM gözetimindeki siyasi sürece devam edilmesi, AB liderlerinin Suriye konusundaki temel mesajını oluşturdu.

Zirveden, Rusya’ya yönelik, Suriye’ye müdahalesini sürdürmesi halinde yeni yaptırımların masada olduğu yönünde bir mesajın çıkıp çıkmayacağı merakla beklenmekteydi. Yaptırım uyarısı konusundaki tartışmalar, Üye Devletler arasındaki ayrılıkları bir kez daha gün yüzüne çıkardı. AB’nin, Rusya’nın Suriye’deki rolüne yönelik karşı daha sert bir tutum takınması gerektiğini savunan Almanya, Fransa ve Britanya liderlerinin; Rusya’ya yaptırım uygulanabileceğini doğrudan telaffuz eden ibareleri, İtalya’nın muhalefeti nedeniyle karar metninden çıkarıldı. Rusya ile önemli ticari bağları bulunan İtalya’nın Başbakanı Matteo Renzi, ekonomik yaptırımların; Moskova’yı müzakere masasına getirmede başarılı olmayacağını öne sürerek, AB’nin stratejisinin bir parçası olmaması gerektiğini kaydetti. Bu nedenle karar metninde, mevcut mezalimin devam etmesi halinde AB’nin tüm seçenekleri değerlendireceği belirtilerek, Rusya’ya yönelik yaptırım uygulanabileceği dolaylı olarak ifade edildi.

CETA’ya İlişkin Soru İşaretleri                                                  

Zirvenin son gününe damgasını vuran ise Kanada ile AB arasında 27 Ekim 2016 tarihinde imzalanması öngörülen CETA oldu. Bilindiği üzere, CETA, Bulgaristan ve Romanya’nın Kanada tarafından vatandaşlarına vize serbestliği tanınmasını talep etmesi ve Belçika’nın Valon Bölgesi Hükümeti’nin karşı çıkması nedeniyle tehlikeye girmişti. Sofya ve Bükreş’in endişeleri, Ottawa’nın Bulgaristan ve Romanya vatandaşlarına 1 Aralık 2017 itibarıyla vize serbestliği uygulayacağı yönünde güvence vermesiyle 21 Ekim 2016 tarihinde giderildi. Buna karşılık, Valon Bölgesi Başbakanı Paul Magnette’in, tarım ürünleri ihracatı ve yatırımcılara hükümetlere dava açma hakkı tanıyan yasal çerçeve konusundaki endişeleri nedeniyle CETA’ya destek vermeyeceklerini açıklaması, yalnızca CETA için değil, AB ticaret politikasının geleceği için de soru işaretlerine yol açtı.

AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Zirve öncesinde yaptığı açıklamada, konunun CETA’nın ötesinde kamuoyunun serbest ticarete yönelik desteğinin azalmasıyla ilgili olduğunu belirterek, bu durumda CETA’nın AB’nin son STA’sı olabileceğini dile getirdi. Konsey Toplantısı sırasında, Komisyon ile Valon Bölgesi Hükümeti arasında CETA açmazının aşılması için görüşmeler sürdü.  Buna karşılık, AB Liderler Zirvesi sona erdiği dakikalarda Valon Bölgesi’nin vetosunu sürdürdüğü kaydedildi. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile Zirve sonrasında düzenledikleri ortak basın toplantısında, AB vatandaşlarının ticaret anlaşmalarının kendi çıkarlarını yansıttığı konusunda endişeye sahip olduklarını belirtirken, AB olarak, Avrupalı tüketicilerin ve şirketlerin haklarının tam anlamıyla korunduğunun güvence edememeleri halinde, STA müzakere etmeyi sürdüremeyecekleri uyarısında bulundu. CETA’nın, AB’nin müzakere ettiği en iyi STA olduğunu değerlendirmesinde bulunan Juncker ise CETA görüşmelerinin sürdüğünü ve ileriki günlerde bu konuda bir açılım yaşanmasını umduğunu belirtti.

Liderler, Zirve’de, AB’nin önemli ortaklarıyla sürdürmekte olduğu STA müzakerelerindeki güncel durumu ve haksız ticari uygulamalara yönelik AB’nin Ticareti Koruma Araçlarının modernize edilmesi konularını ele aldı.

Kaynak: İKV

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz