Avrupa’da bitki ıslahının geçmişi başarılı, geleceği belirsiz

0
1313
Bitki ıslahının geçmişi binlerce yıl önce bir sonraki ekim döneminde tohum sağlayacak en uygun bitkiyi arayan ilk çiftçilere dayanıyor. Ancak teknoloji hızla geliştikçe, yeni bitki ıslahı teknikleri gıda güvenliğinin sağlanması açısından tartışmalı bir çözüm olarak görülmeye başlandı. Günümüzde Avrupa Birliği’nde yeni bitki ıslahı tekniklerinin geleceğinin nasıl şekilleneceği ise bu nedenle belirsizliğini koruyor.

Avrupa yeni bitki ıslahı teknikleri sayesinde tarım, çevre ve istihdam gibi pek çok alanda kazanımlar elde ediyor. Ancak bu teknikler ile geliştirilen bitkilerin Avrupa Komisyonu tarafından GDO’lu olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği şimdilik belirsizliğini koruyor.

Tarım alanında bilimsel araştırmalar gerçekleştiren HFFA Research GmbH, tarafından yayımlanan bir araştırma raporu, son onbeş yıl içerisinde bitki ıslahı sektörünün Avrupa Birliği’nde tarım alanında sağladığı katkıları ortaya koyuyor. Avrupa Bitki Teknoloji Platformu tarafından desteklenen araştırmaya göre, bitki ıslahı yapılmadan aynı miktarda tarımsal üretim hedeflenseydi,  Avrupa Birliği 19 milyon hektarlık ekstra bir tarım alanına ihtiyaç duyacaktı.

Avrupa Birliği’nde üretimin arttırılmasının dünyada açlık ve yetersiz beslenme ile mücadelede yardımcı olabileceğini belirten Avrupa Çiftçi Derneği Copa & Cogeca Genel Sekreteri Pekka Pesonen; “Bitki ıslahı alanında inovasyon büyük bir öneme sahip, Avrupa Birliği (bu yöntemle) tarım arazilerinde verimi %74 oranında arttırıyor.” açıklamasında bulunuyor.

Raporun yazarlarından Dr. Steffen Noleppa da yaptığı açıklamada bitki ıslahının aynı zamanda Avrupa’da istihdam ve çevrenin korunması açısından da olumlu etkileri olduğunu belirtiyor. Noleppa aynı zamanda bu alanda daha fazla ilerleme sağlanmasının desteklenmesi için yasal düzenlemelerin de geliştirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Çevre ve istihdam

Araştırma, tarımda inovatif bitki ıslahı tekniklerinin kullanılmamış olması durumunda Avrupa Birliği tarımsal arazilerinin son 15 yıl içerisinde 19 milyon hektardan daha fazla genişlemeye ihtiyaç duyacağını gösteriyor. Avrupa’da 19 milyon hektar ekstra alan tarıma açılsaydı,  doğal yaşam ortamları ve sera gazı salınımı üzerinde bu durumun muazzam bir etkisi olacağı bir gerçek.

Raporda; “Avrupa Birliği’nde son 15 yıl içerisinde ekinlerde genetik gelişmeler sayesinde, toplam 3,4 milyar tonluk bir karbondioksit salınımı önlenmiş oldu.” değerlendirmesine yer verilirken aynı zamanda bitki ıslahının biyoçeşitlilik bakımından da olumlu etkileri olduğu belirtiliyor.

HFFA tarafından yapılan araştırmaya göre son 15 yıl içerisinde tarım alanında 70 bin kişiye istihdam sağlandı ve Avrupa Birliği’nde çiftçiler yıllık gelirlerinin yaklaşık yüzde 30’unu bitki ıslahı sayesinde elde ettiler.

Raporla ilgili yaptığı açıklamada Pesonen ayrıca tarım alanında genetik gelişmelerin Avrupa Birliği ekonomisine 14 milyar Avro civarında bir katkı sağladığına da dikkat çekti.

Ancak raporda Avrupa Birliği bitki ıslahı konusunda çalışan kişilerin zorlu politikalar ve yasal düzenlemeler ile karşı karşıya olduğu da belirtiliyor. “Bu kişiler yeni ıslah tekniklerine yatırım yapmak için desteklenmeli, engellenmemeli” ifadesinin yer aldığı raporda, bitki ıslahının ekonomiye ve çevreye kattığı değerin daha fazla tanınması gerektiği ve politik olarak daha fazla desteklenmesi gerektiği belirtiliyor.

Yeni bitki ıslahı teknikleri

Bitki ıslahının geçmişi binlerce yıl önce bir sonraki ekim döneminde tohum sağlayacak en uygun bitkiyi arayan ilk çiftçilere dayanıyor.

Ancak teknoloji hızla geliştikçe, yeni bitki ıslahı teknikleri gıda güvenliğinin sağlanması açısından tartışmalı bir çözüm olarak görülmeye başlandı. Günümüzde Avrupa Birliği’nde yeni bitki ıslahı tekniklerinin geleceğinin nasıl şekilleneceği ise bu nedenle belirsizliğini koruyor.

Yeni bitki ıslahı tekniklerinde genel olarak genetik mühendislik kullanılarak belli bir tür bitkinin yeni özellikler kazanması amaçlanıyor. Tarımsal gıda endüstrisi bu teknikler kapsamında bitki genlerine yabancı bir DNA eklenmediğinden yeni ıslah tekniklerinin “genetiği değiştirmek” olarak değerlendirilmemesi gerektiği görüşünde. Ancak bu teknikleri, Avrupa’ya GDO’ları getirmenin bir yolu olarak görenler de mevcut.

Uluslararası Organik Tarım Vakfı (IFOAM) yaptığı açıklamada, yeni bitki ıslahı tekniklerinde genetik seviyede ve hücre içi müdahale teknikleri kullanıldığını bu nedenle “GDO yasal düzenlemeleri kapsamında” değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Uluslararası Organik Tarım Vakfı ile birlikte ortak bir açıklama yayımlayan çevre konusunda çalışmalar yürüten sivil toplum örgütlerinden Greenpeace ve Friends of the Earth Europe, “sözde yeni bitki ıslahı teknikleri” ile geliştirilen bitkilerin GDO yasası kapsamında değerlendirilmesinin önemine dikkat çekiyor.

Açıklamada; “Yasal incelemeler bunların Avrupa Birliği GDO yasası kapsamında yer aldığını gösteriyor. Eğer bu kapsamda değerlendirilmezlerse; gıda, yem ve çevre güvenliği üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri kontrol edilmeyecek. Komisyon genetik mühendislik ile elde edilen tüm ürünlerin, titiz bir risk değerlendirmesi, izlenebilirlik ve etiketleme gerektiren Avrupa Birliği GDO yasası kapsamında değerlendirilmesi sağlamalıdır.” ifadelerine yer veriliyor.

Komisyon kararsız

Avrupa Komisyonu’nun bitki ıslahı ile elde edilen yeni bitkilerin GDO’lu olarak kabul edilip edilmemesi konusunda resmi bir kararı bulunmuyor.

EurActiv internet haber sitesine konuşan Avrupa Komisyonu sözcüsü, bitki ıslahı teknikleri konusunun ele alındığını ancak şimdilik değerlendirmeden çıkacak sonuç veya sonucun ne zaman çıkacağı ile ilgili yorum yapmak için erken olduğunu belirtiyor.

Avrupa Hububat ve Yağlı Tohum Üreticileri Derneği (COCERAL) Genel Sekreteri Teresa Babuscio da EurActiv internet sitesine yaptığı açıklamada, Komisyonun bu konu ile ilgili paydaşlardan çok sayıda ve birbiri ile çelişen görüş aldığını bu nedenle Komisyonun konuyu detaylı bir şekilde inceleyebilmek için zamana ihtiyaç duyacağını açıklıyor.

Babuscio; “Amerika’da otoriteler yakın bir zamanda yeni ıslah teknikleri ile geliştirilen ve bünyesinde yabancı DNA içermeyen bitkilerin GDO ile ilgili yasal düzenlemeler kapsamına girmediğini açıkladılar. Avrupa Birliği bu konuda geride kalamaz.” değerlendirmesinde bulunuyor.

Avrupa Teknoloji Platformu Başkanı Dr. Aleksandra Małyska’ya göre başta yeni bitki ıslahı teknikleri olmak üzere bitki ıslahında hız ve hassasiyeti arttıran teknolojik gelişmelerin hızlı gelişimi göz önüne alındığında, Avrupalı bitki bilimciler ve çiftçiler gelecekte çok daha fazla kazanım elde edebilir.

Małyska, Avrupa Birliği’nin bitki ıslahı ve tarım alanında küresel lider konumunu korumak için Avrupalı şirketlerin son gelişmeleri tam anlamıyla kullanabilmelerini destekleyecek önlemler alması gerektiğini de belirtiyor.

Copa-Cogeca, Mart ayı başında Sağlık Komisyonu üyesi Vytenis Andriukaitis’a gönderdiği mektupta, yeni bitki ıslahı tekniklerinin yasal statüsünün açıklığa kavuşturulması için prosedürlerin hızlandırılması talebinde bulunmuştu. Mektupta; “Yeni bitki ıslahı tekniklerinin, bilimsel kriterlere göre uzmanlar tarafından tek tek ele alınması ve analiz edilmesi gerektiğine inanıyoruz.” ifadesi yer alıyordu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz