Aspirin, kolorektal (kalın barsak) kanserini önlemede de etkin…

0
1362
Doç. Dr. Özlem Tokuşoğlu / Celal Bayar Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi / Dokuz Eylül Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi DEPARK Teknpark SPİL INNOVA Ltd. Şti, Müdürü

Baş tacımız Aspirin’in, yararlarını yıllardır bilmekte olduğumuz kan sulandırıcı, kalp ve damar hastalıklarında koruyucu ve ateş düşürücü etkilerinin yanında, kalın barsak kanserleri üzerinde de koruyucu olduğu belirlendi.

Damar içinde yıllar içinde gelişen aterosklerotik plaklar, zaman içinde bulunduğu yüzeyden kopmakta ve kopan plakların çevresini kan pıhtıları kaplamakta. Oluşan bu yapıdan dolayı da kan akışı azalmakta…

Aspirin, işte bu noktada pıhtılaşmayı önleyerek kan akışına izin verir, bu da kalp kasının, beyin ve diğer vücut dokularının daha fazla oksijenle beslenmesini sağlamaktadır ve de kan akış hızı azalmadığından dolayı, Aspirin, kalp-damar rahatsızlıklarını önlemeye yardımcı olabilmektedir. Kolorektal kanser oluşumunu önlemede mekanizması henüz netleşmemekle birlikte, anti-inflamatuar etkisi nedeniyle yararlı olabildiği düşünülmektedir.

aspirinGünde 1 kez düşük doz Aspirin (100 mg veya daha az dozlarda) kullanımın kalp-damar ve kolorektal (kalın barsak) kanserinden koruduğuna ilişkin kanıtlar, Nisan 2016’da ABD İç Hastalıkları Dergisinde yayımlanarak, kolon kanserinden korunmak için Aspirin kullanımı tavsiyesi ABD Kanser Önleme Servisi (USPSTF-US Preventive Service Task Force) Kılavuzuna girdi.

10 yıl içerisinde kalp-damar rahatsızlığı geçirme riski %10’un üzerinde olan kişiler arasında yapılan söz konusu araştırmada, (kalp ve damar riskli kişilerde üzerinde uygulandı) yaşları 50-69 yaş aralığında olan ve Aspirin’i erken yaşta belirli aralıklarla kullanmaya başlayan kişilerin en fazla yarar gören kişiler olduğu görüldü. Günde 100 mg veya daha düşük dozda Aspirin kullanan 50-69 yaş aralığındaki kişilerin kalp-damar rahatsızlıkları yanında kolorektal kanser riskinin de azaldığı saptandı.

Ancak ilgili araştırmada, 50 yaş altı ve 70 yaş üzerindeki kişilerde ise Aspirin kullanımı etkisinin sınırlı olduğu bulgulanmış ve kullanımı tavsiye edecek kanıt belirlenememiştir.

Aspirin’in kanser hücre hatları üzerine koruyucu etkisi, son yıllarda oldukça gündemdedir ve mide sorunu bulunmayan, daha açıkça ifade edilecek olursa kanama riski bulunmayan – mide ülseri olmayan, ya da kanama gelişmemiş kişilerde ve kanama riskini yükseltecek ilaç kullanımı bulunmayan kişilerde Aspirin kullanımı tavsiye edilmekte…

ASPİRİN kullanımının olası meme kanseri, prostat kanseri ve mesane kanseri vb birçok kanser türünde korumaya yardımcı ve etkili olduğu da bulgulanmıştır. 
Son not olarak KORUYUCU AMAÇLI ve BİLİNÇLİ KULLANIM İÇİN, Tıp doktorunuzun bilgisi ve kontrolü dahilinde kullanım önemli olacaktır.

Aspirin hakkında….

sogut_agaciASA’nın hammaddesi söğüt ağacıdır. Hemen hemen dünyanın her ülkesinde yetişen söğüt ağacından elde edilir. Bu ağacın tedavi edici özelliği 3500 yıldır bilinmekte… Yaprak ve kabuklarından tabii olarak üretilen bitkisel ilaçlar eski çağlarda da ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılmaktaydı. Hipokrat, salisilik asidin farkında olan ilk hekimlerden biridir. Bazı rahatsızlıkların tedavisi için reçetesine söğüt ağacı kabuğundan sağlanan suyu ilaç olarak yazmıştır. Suda bulunan ve ağrıyı hafifleten madde bugün bildiğimiz tanımıyla salisilik asittir. Maddenin adı ile kökeni arasında bir bağ vardır. Salix kelimesi Latincede söğüt anlamına gelmektedir.

aspirin_v1Aspirinin ortaya çıkması, kimyager Felix Hoffmann’ın 1897’de saf asetilsalisilik asit (ASA) üretmesiyle mümkün olmuştur. ASA, ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılan Aspirin’in etken maddesidir. Kaynağı ise dünyanın her yerinde yetişen söğüt ağacıdır.
ASAnın kalp krizini, felci, bazı kanser türlerini önleyici etkisi kanıtlanmıştır. Bayer’in kimyagerlerinden Dr. Felix Hoffmann, 10 Ağustos 1897 tarihinde salisilik asidi asetik asit ile sentezleyerek saf asetilsalisilik asidi üretmeyi başarmıştır. 1900’lü yıllarda birçok bilim adamı da bunun üzerine çeşitli ilave bulgular oluşturmuşlardır. 1985’te ise Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nden (FDA) Margaret Heckler, kalp krizi geçiren kişilerin bu ilacı her gün düzenli almaları halinde ikinci kriz ihtimalinin %20 gerilediğini açıklamıştır. Amerika’da 22,000 sağlıklı doktoru kapsayan kontrollü bir araştırmada, ilaç kullanımının kalp krizi riskini %44 oranında gerilettiği ortaya konulmuştur ve 1996’da FDA, ilacın akut kalp krizi kuşkusu içindeki kişilerde tercih edilmesini tavsiye etmiştir. Newsweek Dergisi, araştırma sonuçlarını 8 Şubat 1998 tarihli sayısında kapak dosyası yapmıştır.

ASA, çok sayıdaki kadını ilk hamileliklerinde tehdit eden, prematüre ve ölü doğumlara sebep olan ‘preeklempsi’yi önlemede de yardımcı özelliği açıklanan tek ilaçtır. Diyabetin geç dönemlerinde varlığını hissettiren, gözün retina tabakasındaki ve böbreklerdeki kılcal damar tıkanıklıklarında da etkindir. Kalın bağırsak (kolon) kanserini önlemede de etkili olduğu konusundaki ilk buğular ise, 1988’de Avustralyalı Epidemiyoloji Profesörü Gabriel A. Kune tarafından yapılan bir araştırmadaki genel nüfus istatistiklerine göre, ilacın düzenli içicilerinde söz konusu kanser riskinin %40’ların altına gerilediğinin fark edilmesiyle ortaya konulmuştu. Amerikan Kanser Derneği’nce yapılan araştırmalarda, Kune’nin bulguları doğrulanmıştı.

ASA, 80’den fazla ülkede BAYER’in tescilli markası Aspirin ile insanlara ulaştırılmaktadır. ASA’nın yeni etki alanlarının keşfedilmesi ve nasıl etki ettiğinin daha iyi anlaşılması adına gerçekleştirilen araştırmaları Bayer desteklemektedir.

Aspirin İle İlaç Etkileşimleri

Asetilsalisilik asit plazma protrombin konsantrasyonunu azaltması nedeniyle antikoagülanların etkisini potansiyelize etmekte… Salisilatlar, az dozlarda probenesid ve sülfinpirazonun ürikozürik etkisini azaltır. Spirinolaktonla oluşan sodyum itrahı, salisilat varlığında azalabilmekte. Alkolle, kortikosteroidlerle birlikte kullanımı gastrointestinal sistemde kanama olasılığını artırır. Pirazolon türevleriyle birlikte kullanımı gastrointestinal ülserasyon riskini artırmakta. Üriner alkalileştiriciler salisilatın böbrekten atılım hızını artırarak; fenobarbital enzim indüksiyonuyla, propranolol bazı reseptörlerle kompetitif etki nedeniyle asetilsalisilik asidin etkisini azaltmakta…

Aspirin Türleri

Aspirin’in, Plus C ve Forte türleri de var. Plus C’de, ASA ile beraber C vitamini de içeriğe ilave ediliyor. Böylece soğuk algınlığında daha etkili olduğu ifade ediliyor. İngiltere Cardiff Üniversitesi Soğuk Algınlığı Merkezi Direktörü Profesör Ronald Eccless, 272 gönüllü üzerinde yaptığı çalışmada, C vitamini takviyeli ASA’nın soğuk algınlığına bağlı boğaz ağrılarını altı saat süreyle giderdiği; baş ve kas ağrılarında da belirgin iyileşme sağladığı sonucuna ulaşmıştır. 1972 yılında piyasaya sunulan Plus C, suda eritilerek vücuda alınmaktadır. Forte’de ise içeriğe kafein ekleniyor. Buradaki amaç da ağrı kesici etkisini artırmaktır.

Referanslar:

Ref: 1. Bibbins-Domingo K. Aspirin use for the primary prevention of cardiovascular disease and colorectal cancer: U.S. Preventive Services Task Force Recommendation Statement. Clinical Guidelines. Annals of Internal Medicine, April 12, 2016 (By Dr Kirsten Bibbins-Domingo, PhD,MD,MAS, on behalf of U.S. Preventive Preventive Services Task Force)

  1. Brayfield, A, ed. “Aspirin”. Martindale: The Complete Drug Reference. Pharmaceutical Press. 14 January 2014.
  2. Patrignani, P; Patrono, C. 2016. “Aspirin and Cancer.”. Journal of the American College of Cardiology. 68 (9): 967–76. PMID 27561771.

4.Sneader, W. 2000. “The discovery of Aspirin: A reappraisal”. BMJ (Clinical research ed.). 321 (7276): 1591–1594. doi:10.1136/bmj.321.7276.1591.

  1. Tokuşoğlu Ö. Doğal ve Sentetik Antikarsinojenler. Lisansüstü Ders Notları,2016.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz