Şeker fabrikaları neden satılıyor?

0
1080
Kimya Mühendisleri Odası, Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ve on dört şeker fabrikasının satılmasına dönük kararla, Cumhuriyet döneminin kalkınmacı anlayışıyla planlanmış yatırımların satılarak neoliberalizmin önündeki son engellerin de kaldırılmak istendiğini savundu.

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, özelleştirilmesi düşünülen şeker fabrikaları hakkında açıklama yaptı. Açıklamada; “Bu kararla Türk tarımı ve sanayisi yerli ve milli olmayan küresel şirketlerin egemenlik alanına terk edilmiştir.” ifadesine yer verildi.

Kimya Mühendisleri Odası, Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ve on dört şeker fabrikasının satılmasına dönük kararla, Cumhuriyet döneminin kalkınmacı anlayışıyla planlanmış yatırımların satılarak neoliberalizmin önündeki son engellerin de kaldırılmak istendiğini savundu. Şeker Yasası ile birlikte, şeker pazarında taban fiyatın kaldırılarak fiyat belirlemenin özel sektörün, fabrikaların keyfine yani piyasaya bırakıldığı kaydedilen açıklamada; “Pancar üretiminde kota dönemi başladı. Sonuç olarak köylü daha önce geçimini sağlamak üzere yetiştirdiği pancarı ekemez oldu. Bu kanun sonrası fabrikaların bazıları satılarak şeker ithalatının önü açıldı.” ifadelerine yer verildi. Şeker fabrikalarının satılmasının, nişasta bazlı şeker üretimin önünü açmaya yönelik bir hareket olduğu belirtilen Kimya Mühendisleri Odası’nın açıklamasında şunlar kaydedildi:

“Son olarak 23.12.2017 tarihinde OHAL kapsamında Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanan 696 sayılı KHK ile Şeker Kurumu kapatılarak her şey piyasanın insafına terk edildi. 21.02.2018 tarihinde de Cumhuriyet tarihinin kalkınmacı anlayışı ile kurulmuş olan Türkiye Şeker Fabrikalarına ait on dört fabrikanın satışı Resmi Gazete‘de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Cumhuriyete ve halka ait olan kamu malı; Bor, Çorum, Kırşehir, Yozgat, Erzincan, Erzurum,  Ilgın, Kastamonu, Turhal, Afyonkarahisar, Alpullu, Elbistan, Muş ve Burdur şeker fabrikalarının satışının yasal olarak önü açıldı.

Bütün bu gelişmeler; nişasta bazlı şeker (NBŞ) olarak bilinen ve insan vücudunun hiçbir şekilde kabul edemediği, çoğunlukla genetiği değiştirilmiş mısır kullanılarak üretilen ve “canavar şeker” olarak bilinen sanayi tipi bir şekerin önünü açmaya yarayacaktı.

Kronik hastalıkları salgına dönüştüren nişasta bazlı şeker/mısır şurubunun tüketimi Fransa, Hollanda, Avusturya, İrlanda, İsveç, Yunanistan, Portekiz, Slovenya, Danimarka ve İngiltere‘de yasak. Avrupa‘da kişi başına NBŞ tüketimi 1-1,5 kg civarındayken bizde 6.5 kg civarında. ABD Gıda ve İlaç İdaresi obeziteyi etkilediği gerekçesiyle 2008 de NBŞ kotasını %10‘dan %8‘e düşürdü. Bizde ise %10 olan kota %15‘e çıkartıldı. Geçen yıl yapılan düzenlemelerle NBŞ kotası 312.500 tona çıkartıldı. Oysa bu rakam Almanya‘da 56 bin ton, İspanya‘da 53 bin ton, İtalya‘da 32 bin tondu.  2015 yılı itibariyle NBŞ üretimi için 1.7 milyon ton mısır ithal edildi.  2015 yılında Türkiye NBŞ dışında 350 bin ton da yapay tatlandırıcı ithalatında bulunmuştur. Ülkemizde 1998 yılında 500 bin hektarda pancar üretimi yapılırken 2015 yılında bu rakam 270 bin hektara düştü. Aynı şekilde şeker pancarı ekimi yapan çiftçi sayısı da 450 bin aileden 120 bine geriledi.

Bütün bu gelişmeler sonucu daha önceleri şeker ihraç eden bir ülke olan Türkiye 2015 yılında 170 bin ton şeker ithal etmiştir. 08 Nisan 2016 yılında şeker ithalatının önünü açabilmek için şeker ithalatında sıfır gümrük kararı alınmıştır. Şeker ithal edilmesini gerektirecek bir durum olmamasına rağmen şeker ithalatını kolaylaştıracak böyle bir kararın alınması çiftçiyi ve üretim yapan şeker fabrikalarını zora sokmuştur.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, meslektaşlarımızın da istihdam edildiği bu alanda şeker fabrikalarının satılma kararının alınması gerçekte insan sağlığına zararlı, GDO‘lu mısırdan üretilen ve canavar şeker olarak adlandırılan nişasta bazlı şeker üretimin önünü açmaya yönelik bir harekettir.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz