Kırmızı et sektörü “kırmızı alarm” veriyor!

0
2400
Metin Ertunç / [email protected]

2018 yılında çiftçiye 14,5 milyar liralık destekleme ödemesi yaptığını açıklayan Tarım Bakanlığı, sadece yılın ilk dokuz aylık döneminde yaptığı canlı hayvan ve et ithalatına 6,4 milyar liraya yakın ödeme yapmış. Bu rakam, çiftçiye bir yıl boyunca yapılan destekleme ödemesinin neredeyse yarısına denk geliyor. Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON), yayınladığı son raporda, kırmızı et sektörüyle ilgili çarpıcı veriler paylaştı. Rapora göre, kırmızı et sektöründe ithalat, 2016 yılından bu yana katlanarak devam ediyor.

Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON), yılın bitmesine sayılı günler kala “Kırmızı Et Sektörü 2018 Yılı Değerlendirme Raporu”nu yayınladı. Raporda, canlı hayvan ve et ithalatına ilişkin çarpıcı rakamlar yer alırken, ithalattaki yıldan yıla artışın boyutları da gözler önüne seriliyor.

İki yılda ithalat 1,8 milyar TL’den 6,4 milyar TL’ye yükseldi

Rapora göre, 2018 yılı ilk dokuz ayda büyükbaş canlı hayvan ve karkas et ithalatına ödenen para 6 milyar 366 milyon 63 bin 500 TL’ye (1 milyar 347 milyon 128 bin 286 ABD doları)ulaştı. İthalata ödenen rakam; 2016 yılının tamamında 1 milyar 811 milyon 484 bin 816 TL (616 milyon 887 bin 880 dolar), 2017 yılında ise 4 milyar 314 milyon 100 bin 197 TL (1 milyar 245 milyon 193 bin 724 dolar) seviyesinde gerçekleşti.

Raporda TÜİK istatistiklerine dayandırılan verilere göre; 2017 yılında 2016 yılına göre besilik hayvan ithalatı %64 oranında (666 bin 950 baş), kesimlik hayvan ithalatı %417 oranında (115 bin 316 baş), karkas et ithalatı ise %364 oranında (18 bin 878 ton) artış gösterdi.

2018 yılı ilk dokuz ay itibarı ile 897 bin baş besilik büyükbaş hayvan ithal edilirken, kesimlik 119 bin 500 baş hayvan getirildi. Karkas ve kemiksiz et ithalatı ise bu dönemde yaklaşık 45 bin 500 ton oldu.

Yerli üretim ithalatla arttı

Raporda dikkat çekilen bir başka husus da, yerli üretimdeki artış verilerine ilişkin oldu. Toplam kırmızı et üretiminin 2018 yılı ilk üç çeyreğinde bir önceki yıla göre %3,6 oranında artışla 860 bin tona ulaştığının görüldüğü ifade edilen raporda; “Ancak TÜİK tahminleri, yerli üretim yanında ithal edilen kesimlik ve besilik hayvanları da içermektedir.” tespitine yer verildi.

Sığır eti üretiminde bu artışın %5 oranında olduğu ifade edilirken, aynı dönemde kuzu eti üretiminde %12, keçi eti üretiminde ise %58’lik azalışlar görüldüğü not düşüldü.

Ette fiyat artışı, üretimin azalmasından kaynaklanıyor

Raporda, 2018 yılında sektörde yaşanan perakende fiyat artışlarına ilişkin şu değerlendirme yapıldı:

“TÜİK hayvan varlığını, kırmızı et ve süt üretim rakamları ile birlikte değerlendirdiğimizde, kur baskısı ile üreticinin yükselen maliyetleri beraberinde azalan kırmızı et üretimi dolayısıyla fiyatların artış gösterdiğini söyleyebiliriz.”

Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON) raporunda sektörün sorunları üzerine çözüm önerileri ise özetle şu şekilde yer aldı:

İthal materyalle yapılan üretim daha maliyetli

Büyükbaş besiciliğinin kapalı sistemle yapılması, besi başlangıcı canlı hayvan tedarikinin, yem, mazot, gübre ve ilaç gibi girdilerin ithalata bağlı olması nedeni ile besicilerin maliyetleri sürekli olarak yükselmektedir. Burada karar alıcılar tarafından ithalata bağlılığın azaltılarak maliyetlerin düşürülmesi için uygulanacak politikalar kadar besi işletmelerinin kendi işletme yönetimleri de önemlidir. Zira otomotiv sanayine benzer bir biçimde daha çok montajcılık şeklinde ithal materyalle yapılan üretim daha maliyetli ve işletmeyi zarar ettiren bir üretim şeklidir.

Sadece besilik dana ithalatı yapılmalı, o da planlı ve kontrollü

Besi işletmelerinin canlı hayvan maliyetleri toplam maliyet içerisinde %70 oranında bir yer tutmaktadır. Yurt içinden yapılan canlı hayvan tedarikinin maliyetlerin yüksek olmasından dolayı kısa dönemde kırmızı et açığını kapatmaya dönük yapılacak ithalat alternatifleri içerisinde en uygun olanın besilik dana ithalatı olduğu görülmektedir. Bu şekilde istihdama katkı sağlanmakta, kesim yan ürünleri(deri, sakatat, bağırsak vb.) ilgili sektörlerin hammaddesi olacağından bu alt sektörler de desteklenmektedir. Bu nedenle sadece besilik dana ithalatının kontrollü ve aylık dönemlerde ihtiyaca göre planlanarak devam ettirilmesinin olumlu olacağı düşünülmektedir.

Yem bitkileri ekim alanları 3 kat arttırılmalı

Yem masrafları,besi işletmelerinin bir diğer önemli maliyet kalemi olup, maliyetleri içerisinde % 30 oranında bir yer tutmaktadır. Kaba yem ihtiyacımızın azaltılması amacıyla yem bitkileri ekim alanlarının en az 3 kat artırılarak AB ülkelerinin alt limiti olan seviyeye getirilmesi, alternatif kaba yem kaynaklarının geliştirilmesi ve yem ve yem hammaddeleri ile yağlı tohum üretimine verilen destek miktarlarının artırılması gereklidir.

Meralar milli mesele

İthal yeme bağımlılığın azaltılmasında meraya dayalı hayvancılığın önemi büyüktür. Bilinenin aksine meralarımızın küçükbaşın yanında büyükbaş hayvancılık açısından da büyük bir potansiyeli barındırmaktadır. Kırmızı et arzını güven altına almak için 10 milyon hektar civarında olan çayır ve mera alanlarımızın verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasını sağlamalıyız.

Bu çerçevede meraların esas kullanıcıları olan üreticilere tahsisi hızlandırılmalı ve bununla ilgili yönetmelik ve resmi uygulamalar biran önce hayata geçirilmeli, meraları kiralayan üreticilerin uygulamada yerel yönetim ve yerleşik köylüler ile yaşanan sorunlar hakkaniyet esasına dayanarak giderilmeli ayrıca bu konularda meraların kullanılacağı bölgelerdeki tarafların mutabakatına da dikkat edilmelidir

Üç ulusal market zincirindeki perakende satış uygulaması sektörde kalıcı hasar bırakır

Raporun Kırmızı Et Fiyatları ve Piyasa Regülasyonuna ilişkin bölümünde ise arz-talep dengesizliğine bağlı ortaya çıkan kırmızı et fiyatlarındaki artışların,hükümetin bu konuya müdahale etmesini zorunlu kıldığı belirtildi. Bu konuda yürütülen faaliyetlerin ana unsurunu ithalatın oluşturduğu, 3 ulusal market zinciri aracılığı ile perakende satış fiyatlarının kontrol altında tutulmasının ise yürütülen faaliyetlerin ikinci ayağını oluşturduğu kaydedildi. Sürdürülebilir bir piyasa düzeninin sağlanması için uygulanan bu yöntemlerin yeterli olmadığı vurgulanan raporda, bu uygulamaların olumsuz yan etkileri göz önünde bulundurulduğunda uzun sürmesinin sektörde kalıcı hasarların ortaya çıkmasına sebep olacağının altı çizildi.

Üretici malını daha düşük fiyattan kestiriyor

Raporda, üreticinin en büyük probleminin kesime götürdüğü hayvanın değerinin artan maliyetlerini karşılayamaması olduğuna da dikkat çekildi. Üretici kesim fiyatlarının neredeyse geçen senenin ortalamaları seviyesine düşerken, tüketici fiyatlarında artışların devam ettiği vurgulandı.

Bu konudaki değerlendirmede özetle şu ifadelere yer verildi:

-Sonuç olarak tüketicilerimizin çoğu uygun fiyata kırmızı ete erişemezken üreticilerimiz çok az karla hatta zararına hayvanını satmak zorunda kalmakta, malını sattıktan sonra geriye dönüp yeni hayvan almak istediğinde ise maliyetlerin yüksekliği dolayısı ile hayal kırıklığına uğramaktadır.

-Süt üretiminde ve süt fiyatlarında yaşanan gelişmeler de sektörümüzü doğrudan etkilemektedir. Buna göre çiğ süt fiyatlarının uzun süredir aynı kalması ve çiğ süt fiyatları ile perakende fiyatlar arasındaki farkın açılması nedeniyle henüz damızlık vasfını kaybetmemiş hayvanların 2018 yılında da kesime gittiği sonucu çıkarılabilir.

-Et ve Süt Kurumunun yoğun kesimlerine rağmen hayvanını kestirmek isteyen besicilere ileri tarihli gün verilmesi hayvanlarda verim kaybına ve maliyet artışına neden olmakta ayrıca bu tarihe kadar bekleyemeyen üreticiler mallarını daha düşük fiyattan kestirmek zorunda kalmaktadır.

İşletmelerin finansman ihtiyacı

Raporda işletmelerin finansman ihtiyacı ve desteklemelere ilişkin de şu önerilere yer verildi:

“Kırmızı etin maliyetlerinin düşürülmesi ve uygun fiyattan pazarlanabilmesi kadar önemli bir konu da işletmelerin finansman ihtiyacıdır. Bu nedenle destekleme ve kredi politikalarının orta ve uzun vadeli olarak planlanması, piyasada fiyatların dengelenmesine, üreticinin üretimini sürdürebileceği şekilde önünü görebilmesine büyük katkı sağlayacaktır. Ayrıca üreticilere kullandırılan kredilerin uzun vadeli olarak 20-30 yıla yayılması halinde üreticideki güven duygusu artacağı gibi sonraki nesillerin de aynı işi yapabilmesine imkan tanıyacaktır.

Destekleme kalemleri azaltılarak etkinleştirilmeli ve ihtisas sahibi kişi / işletmelere destekleme ve kredi finansmanında öncelik verilmelidir.

Küçük ölçekli besi işletmelerinde yerine koyma maliyetlerindeki yükselişin yanı sıra finansmana erişimlerinde de sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu işletmelerin kredilerini yeniden yapılandırma talepleri Bankalar tarafından uygun bulunmamakta, bu nedenle kredilerini ödemekte zorlanan besiciler ellerinde bulunan ve kesim zamanı gelmemiş hayvanlarını kesime götürerek borçlarını ödemeye çalışmaktadır. Çiftçi kredilerinin Ziraat Bankası başta olmak üzere üreticilere kaynak sağlayan finans kuruluşları tarafından uygun faizlerle yeniden yapılandırılması halinde üretimin devamlılığı önündeki en büyük engellerden biri ortadan kalkacaktır.

Prim sistemi üretimi teşvik eden kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına alarak kendi kendini finanse eden bir uygulamadır. Bu yönüyle et ve süt üretim primleri üretici maliyetlerine paralel olacak şekilde güncellenmelidir.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz