Hani “Bal yemeyin.” diyen teyze var ya, aldırmayın siz ona!

0
2684
Ali Osman Mola
Ali Osman Mola / [email protected]

Albert Einstein’e atfedilen bir söz var: Arılar olmasaydı, insan ömrü çok kısa olurdu.

Yeryüzündeki canlı cansız bütün varlıkların, yaşamın devamına önemli katkıları var. Arılar, bu bakımdan çok daha özel bir yere sahip.

Arı, bitkiler arasındaki tozlaşmayı dolayısıyla üreme ve meyve oluşumunu sağlayan en nadide yaratık. Bilim insanları, arıların, taşıdıkları polenlerle 130 bin farklı bitki türünün üremesini, sadece bir kovandaki arıların günde 400 km’lik bir alanı dolaşarak 1 milyon çiçeğin döllenmesini sağladıklarını söylüyorlar. Bu yapılmadığında neredeyse bitkilerin ve meyvelerin tamamının bir süre sonra ortadan kalkacağı, dolayısıyla hayvanların ve insanların yaşamının da sona ereceği hatta bütün yaşamın sona ereceği rahatlıkla söylenebilir.

Arı, bugünkü konumuz olan, “bal” adını verdiğimiz çok özel bir gıdanın da üreticisi. Milyonlarca bitkiyi dolaşarak, bal üretmesini sağlayacak “bal özü” (nektar) topluyor.

Arıcılıkta Türkiye’nin üstünlükleri

Türkiye, endemik bitki (Yeryüzünün belli bölgelerine has bitki türleri) çeşitliliği bakımından çok önemli bir ülke. Ülkemizdeki 11 binden fazla bitki türünün 3 binden fazlası endemik tür. Avrupa kıtasında bulunan bitki türlerinin yüzde 75’i Türkiye’de de bulunuyor. Avrupa kıtasının bütününde bulunan endemik bitki türü 2500 civarındayken, ülkemizde bu miktar 3 binden fazla. Türkiye, dünya üzerindeki nektarlı (bal özlü) bitkilerin de yüzde 75’ine sahip.

Bir ülke düşünün ki hem bitki türleri hem de endemik bitki türleri bakımından muhteşem bir coğrafyaya sahip. Arının, bal üretmek için aradığı özellikler de tam olarak bunlar.

Balı, çok kıymetli bir gıda ve ekonomik değeri olan bir meta olarak konu edinmemizin sebebi işte bu bilgiler.

Türkiye’nin bal üretimi ve ihracatı

TÜİK 2015 verilerine göre Türkiye’de arıcılıkla uğraşan işletme sayısı 83.467.

2015’te 7.748.287 kovandan 107.665 ton, 2016’da ise 7.900.364 kovandan 105.727 ton bal elde edilmiş. Kovan başına verim 13-14 kg ve bu oran dünya ortalamasının altında. Kovan başına verimlilik Kanada ve Çin’de 50 kg’ın, ABD’de 25 kg’ın üzerinde.

Verimlilik sorunumuza rağmen, bal üretim miktarımızla, dünyada Çin’in ardından 2. sırada yer alıyoruz.

Türkiye, 33 ülkeye bal ihracatı yapıyor. İhracat yaptığımız ilk üç ülke ABD, Almanya ve Suudi Arabistan. Son 5 yılda ihraç ettiğimiz balın yüzde 51’ini ABD almış.

Diğer arıcılık ürünleri

Arıdan elde edilen tek ürün bal değil. Polen, arı sütü, propolis, arı zehri ve bal mumu diğer önemli arıcılık ürünleri.

Polen (çiçek tozu), bal arısının yaşaması için gerekli bütün amino asitler, yağlar, steroller, mineraller ve vitaminleri sağlayan özel besin. Bal arıları, poleni, bal gibi peteklerde depoluyor, özellikle yavrularını beslemek için kullanıyorlar. Uzmanlar, protein bakımından zengin olan polenin faydalarını, çocukların hızlı gelişimini sağlaması, solunum yolu hastalıklarına iyi gelmesi, tokluk hissi vermesi, metabolizmayı çalıştırıp yağ yakması, kadınların yumurtalarını ve erkeklerin spermlerini güçlendirip kısırlığı önlemesi olarak sayıyorlar.

Arı sütü, işçi arıların larva dönemlerinin ilk üç gününde beslendikleri, kraliçe arının ise hayatı boyunca beslendiği tek besin. Kraliçe arının doğurgan ve uzun ömürlü oluşu ile arı sütü arasında kurulan ilişki, insanların arı sütüne olan ilgisini daima canlı tutmuş. Kozmetik sektörü için son derece önemli olan arı sütü, özellikle cilt hastalıkları için kullanılıyor. Besin takviyesi olarak da kullanılan arı sütü, birçok özelliğinin yanı sıra DNA koruyucu, antioksidan ve karaciğer koruyucu özellikleriyle biliniyor.

Propolis, bal arılarının bitkilerden topladığı ve balmumu ile karıştırarak larva gözlerine yumurta bırakmadan önce gözleri cilalamakta ve kovan içi açıklıkları kapatmakta kullandığı yapışkan bir madde. Yaraların tedavisinde, ağız enfeksiyonlarında, ateş düşürücü olarak eski çağlardan beri dünyanın birçok bölgesinde kullanılmış. 17. yüzyılda Londra’da resmi ilaç olarak listelenmiş.

Arı zehri, bal arısının zehrinin çeşitli yollarla sağılması ile elde ediliyor. Özellikle romatizma ve eklem hastalıkları ile dermatolojik hastalıkların tedavisinde kullanılıyor.

Polen, arı sütü, propolis ve arı zehri, çok eski çağlardan beri bilinen ve insan sağlığı için kullanılan arıcılık ürünleri. Hepsi de çok az elde edilebilen, elde edilmesi zor, etkileri mucizevi, doğal olarak o oranda da pahalı ürünler.

Bal mumu ise arıların yavru yetiştirmek, bal ve polen depolamak için gerekli petek gözlerini inşa etmek için salgıladıkları bir madde. Günümüzde, yaygın olarak, peteklerin balı süzüldükten sonra eritilip tekrar petek yapımında kullanılıyor. Böylece arının petek yapmak için uğraşmasının önüne geçmek ve buraya harcadığı vakti bal yapmaya harcaması hedefleniyor. Ayrıca kozmetik ve ilaç sektörü ile boya ve vernik üretiminde kullanılıyor. Eski çağlardan beri mumyacılıkta, suyun geçmesini önlemek için gemi sanayisinde, çanak çömlek üretiminde ve taş zeminler vb. alanlarda da kullanılmış.

Türkiye’de 2015’te 4.756, 2016’da 4.440 ton bal mumu üretilmiş.

Değerlendirme

Ülkemizin hem bitki türleri hem de endemik bitki türleri bakımından zenginliği düşünüldüğünde verimliliğimizi ciddi olarak sorgulamamız gerekiyor.

Aynı sebeple verimlilikle birlikte sorgulamamız gereken diğer nokta, ortalama bal ihracat fiyatımız.

Dünyada balın tonunun ortalama ihracat fiyatı 3.675 dolardır.

Çin tonunu ortalama 2.000 dolardan, Arjantin 3.750 dolardan, Yeni Zelanda 18.000 dolardan ihraç ediyor. Türkiye’nin ortalama ihracat fiyatı 3.500 dolar.

Sanıyorum Çin’in ortalamanın altında satması sizin için de sürpriz olmamıştır. Çin’i ölçü olarak almıyorum. Derdim başka…

İhracatı, bilinçli olarak tekrar ettiğim, ülkemizin bitki türleri ve endemik bitki türleri bakımından zenginliği üzerinden incelediğimizde ise çok farklı bir manzara ile karşılaşıyoruz.

Önce, uç da olsa örneğimizi görelim:

Malumunuz olduğu üzere “Anzer Balı”, Rize’nin İkizdere ilçesinde bulunan, çok sayıda endemik çiçeğe ev sahipliği yapan Anzer Yaylası’nda üretiliyor. Anzer Balı’nın özellikleri tanımlanmış durumda ve sahteciliğe karşı hassasiyetle korunuyor.

Gelelim fiyatına…

Anzer Balı Kooperatifi Başkanı Osman Civelek’in verdiği bilgiye göre 2016 yılında 2,5 ton Anzer Balı üretilmiş. Anzer Balı’nın üretici kg fiyatı 900 TL. Polenin 100 gramı 130 TL. Civelek, -bu fiyatlara rağmen- talebin ancak yüzde 50’sini karşılayabildiklerini söylüyor.

Demem o ki bunu başka endemik alanlarımızda da yapabiliriz çünkü endemik bitkilerimizin tamamı bir tür “doğal marka” özelliği taşıyor.

Örneğin “çam balı”nda. Orman ve Su İşleri Bakanlığının verdiği bilgiye göre Türkiye, dünya çam balı üretiminin yüzde 90’ını gerçekleştiriyor. Toplamda dünyanın 2. büyük üreticisi olduğumuzu da zaten söylemiştik.

Peki, tanıtım ve pazarlamada hangi noktadayız. Dünyanın en fazla ve en kaliteli fındık üreten ülkesi olarak hangi noktadaysak orada. Ortalama ihracat fiyatımızdan belli zaten.

Arıcılık, ülkemiz için önemli ve geliştirilebilir bir alan. Hem Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının hem de Orman ve Su İşleri Bakanlığının 2011 yılından beri gösterdiği çabaları, verilen teşvik ve destekleri biliyoruz. Yine de arıcılığımızın istenen ve beklenen seviyede olmadığını da biliyoruz.

Arıcılık, sadece ekonomiye katkısı bakımından önemli bir alan değil, devletin sosyal politikalarının gerçekleştirilmesine yardımcı olacak da bir alan.

Öncelikle aile işletmeciliğine uygun. Esas iş olmasının yanında, örneğin büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığa göre daha kolay, dolayısıyla ek ve ikincil iş alanı olarak yapılmaya daha uygun.

Bu özellikleriyle arıcılık, işsizliğin ve köyden kente göçün de etkili ilaçlarından birisi.

Son söz

Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bal, son derece sağlıklı ve doğal bir gıda. Aynı zamanda herhangi bir işleme tabi tutulmadan, bozulmadan yıllarca muhafaza edilebilecek tek gıda maddesi. Muhteşem bir lezzet.

Hani televizyonlara çıkıp “Bal yemeyin.” diyen bir teyze var ya…

Aldırmayın siz ona…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz