Gıdada 21. yüzyılın projeleri

0
1744
Ali Osman Mola
Ali Osman Mola / [email protected]

Geçen haftaki yazımda, yer elması ve fındık cipsi ile ilgili iki habere yer vermiş, haberlerde satışa hazır ürün haline getirildiği belirtilen cipslerle ilgili çalışmaları takdirle karşılamış ancak niçin 1 milyar doları aşmış büyük bir piyasaya sürülemediğini sorgulamıştım.

“Muhteşem” olarak nitelediğim bu haberlerin ardından, bu hafta, “muhteşem ötesi” olarak nitelediğim iki habere yer vereceğimi de belirtmiştim.

Haberler o kadar önemli ki okurken ve yazarken sürekli “inşallah” demekten kendimi alamadım.

Tohum kaynaklı hastalıklara son

Haberi, Yeditepe Üniversitesinin sitesinden aldım. Başka yerlerde de yayımlandı. Yaklaşık dört aylık taze bir haber. Haberin tam başlığı şu şekilde:

“Yeditepe Üniversitesinin Geliştirdiği Sistem İle Artık Tohum Kaynaklı Hastalıklara Son¹.”

Başlığı okumak bile heyecan ve gurur duymak, keyiflenmek için yeterli.

Bu öyle bir başlık ki “Bugünkü tarım şartlarını geliştirmeden bile üretimi yüzde 25 civarında arttırmak mümkün.” anlamına geliyor.

Bu öyle bir başlık ki hem tohum kaynaklı hastalıklar sona ereceğine hem de dolayısıyla tarım ilaçları kullanımı azalacağına göre “İnsanlar, bu hastalıkların ve ilaçların sebep olduğu hastalıklardan da kurtulacak.” diyebiliriz. Zaten haberin alt başlığı da “Sağlıklı Tohum; Sağlıklı İnsan ve Doğa”.

Birleştirin ikisini… Bu öyle bir başlık ki sistem, Türkiye’nin tarımda -amiyane tabirle- “uçması” demek. Sadece, Türkiye’de verim artacağı için değil, günümüzde dünyada yılda tahminen 127,4 milyon ton tohum kullanıldığı düşünülürse, böyle bir sistemi bütün dünyaya “peynir ekmek gibi” satabiliriz.

Yalnız önemli bir sorun var:

Haberin başlığından, “Sistem geliştirilmiş, artık tohum kaynaklı hastalıklar olmayacak.” sonucu çıkıyorsa da detayını okuyunca, henüz proje aşamasında olunduğu anlaşılıyor.

Önce deniliyor ki: “Söz konusu bu proje ile artık tohum kaynaklı hastalıklar son bulacak.” Adı üstünde “proje” ve söylenen de “temenni”…

Sonra deniliyor ki: “Bu çalışma ile tohumların çimlenme kabiliyetine zarar vermeyen, zararlı etmen ve ajanların (virüs, patojen) oluşumunu engelleyen bir formülasyon ürettik. Bu formülasyon sayesinde insan ve doğaya hiç zarar vermeyen hatta fayda sağlayan tohumları üretim sektörünün kullanımına sunacağız. Geliştirilecek tohum kaplama formülasyonu farklı tarım sistemlerinde (geleneksel, biyoteknolojik, sürdürülebilir veya organik) tercih edilebilecek topum kaynaklarında olabilecek kontaminasyonları ortadan kaldırmak için dünyanın her yerinde kullanıma sunulacak.”

Doğru anladıysam, bu açıklamaya göre asıl buluş yani “tohumların çimlenme kabiliyetine zarar vermeyen, zararlı etmen ve ajanların oluşumunu engelleyen formülasyon üretimi” tamam. Geriye formülasyonun tohuma “hangi yolla, nasıl uygulanacağı” kalmış. Bunun yöntemine de karar vermişler: Tohum kaplama yöntemi. Proje ile bunu başarmaya çalışıyorlar.

Keşke yaptıklarını ve yapacaklarını daha düzgün ve net anlatsalardı. Sevmiyorum laf kalabalığını, elimde değil!

Neyse, takibe devam…

Şeker ve kalp hastalığı riskini azaltan katkı maddesi

26 Ekim 2016’da TÜBİTAK MAM’ın sitesinde yayımlanan haberin başlığı şöyle:

“TÜBİTAK MAM’dan Şeker ve Kalp Hastalığı Riskini Azaltan Yeni Bir Gıda Katkı Maddesi².”

Haberin devamında da çok önemli bilgiler verilmiş:

“TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsünde buğday, mısır ve patates nişastasından yüzde 90,5 oranında enzime dirençli nişasta üretimi gerçekleştirildi.”

“Yapılan klinik araştırmalarda gıdalara belirli oranlarda dirençli nişasta ilavesinin karbonhidrat düzeyini yüzde 25, enerji düzeyini ise yüzde 20 oranında azalttığı belirlenmiş ve en önemlisi de glisemik tepki düzeyinde kısaca kan şekerini artırma potansiyelinde yüzde 50 oranında azalma sağladığı görülmüştür. Dirençli nişastanın eklendiği gıdaların tüketimiyle özellikle insülin direncinin etkileneceği ve buna bağlı olarak diyabet ve kalp hastalıkları riskini azaltabileceği çeşitli araştırmalar sonucunda ortaya konmuştur.”

Bu kadar da değil…

“…Geliştirilen ürün, ince bağırsakta sindirilemeyen ancak kalın bağırsakta sindirilebilen nişasta olarak tanımlanıyor ve sağlık üzerine etkileri bakımından diyet liflere benziyor. Kalın bağırsakta diyet liflere göre daha kolay fermente edilebilen dirençli nişastanın, prebiyotik olma potansiyelinin yanında bütirat ve bol miktarda kısa zincirli yağ asitleri üretmesi nedeniyle bağırsak sağlığı, özellikle kolan kanserinin önlenmesi açısından da önemi yüksek.”

“Enzime Dirençli Nişasta”, başlıkta “Yeni bir gıda katkı maddesi.” denilmiş olmasına rağmen, TÜBİTAK MAM’ın çalışmaları sonucu üretilmiş özgün bir ürün değil. Önceki yıllarda gelişmiş ülkelerde üretildiğini ve kullanıldığını biliyoruz. Farklı bir tarafı varsa da TÜBİTAK’ın açıklamasından anlaşılmıyor. Açıklamadan anladığım, “artık bu ürünün, Türkiye’de, yabancı patente ihtiyaç duyulmadan da üretilebileceği” söyleniyor.

Günümüzde gıda katkı maddeleri sanayisinin ürettiği katkı maddeleri sadece gıda sanayisi tarafından kullanılmıyor, bunları ev hanımları da yoğun olarak kullanıyor. Dolayısıyla hepimiz, çoluk çocuğumuzla bunları tüketiyoruz.

İşin sıkıntılı tarafı, gıda katkı maddelerinin önemli bir kısmı hakkında sağlık bakımından kaygı verici olduklarına dair iddialar var.

TÜBİTAK ise ürettikleri “enzime dirençli nişasta”nın, bırakın sağlıksız olmasını, tersine “şeker ve kalp hastalığı riskini azalttığını”, aynı zamanda “bağırsak sağlığı ve kolon kanserinin önlenmesi açısından öneminin yüksek” olduğunu söylüyor.

Doğal olarak, bu sayılan sağlık beyanlarının doğru olup olmadığına bilim adamları ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı karar verecek.

Sonuç

Geçen hafta, bu projeler için, “Gıdada 21. yüzyılın projeleri.” ve “Neredeyse kansere çare bulunması kadar önemli.” demiştim. Hâlâ aynı kanaatteyim.

Umarım denizi geçip (geçmişsek eğer), derece boğulmayız.

Bu tür çalışmaları ısrarla gündeme getiriyorum ki herkesin takibinde olsun. Herkesin takibinde olsun ki umutlarımız birilerinin reklamlarına alet edilmesin veya ulusal ya da uluslararası, ticari yahut siyasi çekişmelere kurban edilmesin.

¹http://www.yeditepe.edu.tr/tr/haber/yeditepe-universitesinin-gelistirdigi-sistem-ile-artik-tohum-kaynakli-hastaliklara-son

²http://mam.tubitak.gov.tr/tr/haber/tubitak-mamdan-seker-ve-kalp-hastaligi-riskini-azaltan-yeni-bir-gida-katki-maddesi

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz