Eroğlu: Arıcılıkta, yasal ve yapısal düzenlemelere ihtiyaç var

0
5367
Eroğlu: Arıcılıkta, yasal ve yapısal düzenlemelere ihtiyaç var

Türkiye’nin hem kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından dünyanın en önemli ülkeleri arasında yer aldığına dikkat çeken TVHB Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, konunun önemine binaen arıcılıkta yasal ve yapısal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.

20 Mayıs “Dünya Arı Günü” dolayısıyla yazılı bir açıklama yayınlayan Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, ülkemizin sahip olduğu yaklaşık 8 milyona yakın kovan varlığı ile dünyada 2. sırada, 120 bin ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada 6. sıralarda yer aldığını belirtti. Hem kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından dünyanın en önemli ülkeleri arasında yer aldığımızı kaydeden Eroğlu, “Arıcılıkta, önemine binaen yasal ve yapısal düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.” dedi.

Tarım ve Orman Bakanlığında, arıcılık sektörünün tüm bileşenlerinin temsil edileceği, bütçesi olan, düzenli olarak verilerin kayıt altına alındığı, koordinasyon odaklı bir daire başkanlığının kurulmasının önem arz ettiğine işaret eden Eroğlu, yazılı açıklamasında şunları kaydetti:

“Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 20 Aralık 2017 tarihinde aldığı kararla 20 Mayıs “Dünya Arı Günü” olarak ilan edilmiştir.

Dünya Arı Günü’nün amacı; arıların ve diğer tozlayıcıların insanlık ve dünyamız için taşıdıkları önemin hatırlatılması, bu konuda bir farkındalık oluşturulması ile arıların ve diğer tozlayıcıların gelişebilmesi için hayatta kalma koşullarını iyileştirmek ve yaşam alanlarına ışık tutmaktır.

Tozlayıcılar, ekosistemin korunmasında, yükselen dünya nüfusunun sürdürülebilir bir şekilde beslenmesinde, biyoçeşitliliğin korunmasına yardımcı olmada hayati derecede önemli bir rol oynamaktadır.

Albert Einstein’nın “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır.” değerlendirmesi, bu önemin çok çarpıcı şekilde ifade edilmesidir.

Arılar yaşam demek, arı varsa hayat var. Hepimizin yaşamı, onların yaşamına bağlıdır. Onlarsız, yemeye alışkın olduğumuz ürünlerin çoğu tehlikeye girmektedir.

Tozlaşma, bitkiler dünyasında, türlerin devamlılığını sağlar. Yapılan gözlemlere göre, insanların besinlerinin % 90’ından fazlasını oluşturan 100 bitki türünden dörtte üçü arıların tozlaşması (polinasyon) sayesinde elde edilmektedir. Günde 20.000 arı kovandan bir kaç kez çıkarsa, her gün   20 milyon veya daha fazla çiçeğin tozlaşması sağlanabilir. Tarımsal ürünlerin arılar tarafından tozlaştırılması yalnızca verimi artırmakla kalmaz aynı zamanda meyve kalitesini de yükseltir.

Dünya Arı Günü vesilesi ile yaşanan COVID-19 pandemisini de dikkate alarak, hastalıkların korunma ve tedavisinde bal, propolis ve arı sütü gibi arı ürünlerinin kullanılmasının araştırılması diğer önemli bir konu olarak görülmelidir.

Bu ürünlerin, bakteri, virüs ve diğer enfeksiyonlarla mücadelede, hem immun sistemi güçlendirmesi, hem de enfeksiyon etkenleri üzerine etkileriyle sağlığın korunmasına katkı sağlayabilecek doğal destek ürünleri oldukları bilinmektedir.

Ülkemiz sahip olduğu yaklaşık 8 milyona yakın kovan varlığı ile dünyada 2. sırada, 120 bin ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada 6. sıralarda yer almaktadır. Hem kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından dünyanın en önemli ülkeleri arasındadır.

Arıcılıkta, önemine binaen yasal ve yapısal düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.

Tarım ve Orman Bakanlığında, arıcılık sektörünün tüm bileşenlerinin temsil edileceği, bütçesi olan, düzenli olarak verilerin kayıt altına alındığı, koordinasyon odaklı bir daire başkanlığının kurulması önem arz etmektedir.

Arıcılık Kayıt Sistemi (AKS) revize edilmelidir. Dijital takip sistemi bir zorunluluk haline gelmiştir.   

Kamu, STK’lar ve özel sektör işbirliği ile arıların sağlığını tehdit eden onlarca hastalığı tehdit olmaktan çıkarıp minimize etmek üzere ulusal bir proje uygulanmalıdır. 

Çiftçi-Arıcı koordinasyonu daha da geliştirilerek zirai mücadele de kullanılan pestisitlerle arıların ölümüne sebep olan uygulamaların önüne geçilmelidir.

Arıcılık faaliyetleri eğitim çalışmalarıyla bilinçli olarak yürütülmeli, planlı, programlı bir yetiştiricilik sistemiyle, yüksek verimli ana hatlar elde edilmelidir.

Ülkemizde gen kaynaklarının başta Anadolu arı ırkı olmak üzere, alt ekotiplerinin tespit edilerek tanımlanması, tescili ve gen kaynağı olarak sertifikalandırılmasına acilen ihtiyaç vardır.

Arıların geleceği insanların geleceği demektir. 20 Mayıs Dünya Arı Günü’nün bu mucizevi varlıklar için bir farkındalığa vesile olmasını temenni ediyorum.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz