Sarıbal: “Çiftçiyi ithalatla terbiye etme politikası devam ediyor”

0
416
CHP Tarım Politikaları ve Tarım Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, "Hayvan ithalatında korkulan oldu ve Ankara'da ithal edilen sığırlarda şarbon hastalığı tespit edildi."

CHP Bursa Milletvekili Ziraat Mühendisi Orhan Sarıbal, tarım ve hayvancılığa dayalı ithalatta Gümrük vergisi oranlarına getirilen indirimlere yazılı bir açıklamayla tepki gösterdi.

Sarıbal, açıklamasında “Buğday ve benzeri hububatlarda yapılan Gümrük vergisi indiriminin çiftçiyi ithalatla terbiye etme politikasıdır. Çiftçinin girdi maliyetlerine yönelik çalışma yapılması gerekirken, ithalat ile başka ülkelerinin çiftçileri destekleniyor. Ülke çiftçisi tarımı ayakta tutmak için mücadele verirken üretim hariç, her konuda başka yollar aranıyor. Dışa bağımlı ve tüketim üzerine bir tarım politikası uygulanıyor. Derhal bundan vazgeçilmeli” dedi.

CHP’li Sarıbal açıklamalarını şöyle sürdürdü;

“Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, enflasyonun düşürülmesi amacıyla gıdada üretimi korumak şartıyla, spekülasyonu engelleyecek şekilde ithalat vergilerinin yüzde 70-130’dan yüzde 20-30’a düşürüleceğini açıklamıştı.

27 Haziran 2017 tarihli ve 30107 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İthalat Rejimi Kararına Ek Karar ile canlı hayvan, kırmızı et ve hububatta gümrük vergileri düşürüldü.

Türkiye’de hayvan varlığı yetersiz

Türkiye’de hem hayvan varlığı yetersiz hem verimleri düşüklüğü hem de gerçek üretimin ilan edilenlerin de gerisinde olduğu bilinen bir gerçektir.

Son yıllarda ülkenin gündeminden düşmeyen kırmızı et krizini bu süreçte hızlanmış ve sorunun yine ithalat yoluyla çözülmesi için, 30 Nisan 2010 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan kararla EBK’ye sığır eti ithalatı yapma yetkisi verilmiştir.

Geçmişte olduğu gibi, bu girişim de sorunun çözümünün değil büyümesinin başlangıcı olmuştur. Nitekim aradan altı yıldan uzun bir düre geçmesine rağmen kriz aşılamamış, hatta büyümeye devam etmiştir.

Canlı sığır ve sığır eti ithalatında gümrük vergisi oranları yeniden düşürüldü

27 Haziran 2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile canlı büyükbaş hayvanlarda yüzde 135 olan gümrük vergisi oranı yüzde 26’ya, büyükbaş hayvanların etinde 100-225 arasında değişen gümrük vergisi oranları ise yüzde 40’a indirildi.

Yedi yılda 4,2 milyon baş canlı hayvan ithalatı yapıldı

2010-2016 döneminde ülkeye ithalat yoluyla (2 milyonu büyükbaş, 2,2 milyonu küçükbaş olmak üzere) 4,2 milyon başın üzerinde canlı hayvan girmiştir. Söz konusu dönemde 3,2 milyar doları büyükbaş, 240 milyon doları da küçükbaş olmak üzere sadece canlı sığır ile koyun ve keçi ithalatı için toplam 3,4 milyar dolar bedel ödenmiştir.

Yedi yılda 217 bin ton kırmızı et ithal edildi

Aynı dönemde (2010-2016) değişik formlarda (dondurulmuş, soğutulmuş vb.) sığır karkası ithalatı da yapılmıştır. Bunun miktarı 217 bin ton, tutarı da 1 milyar dolar civarındadır.

Eğer ithal edilen sığır eti, sığır başına ortalama 300 kg karkas alınacağı varsayımı ile hayvana dönüştürülürse, bulunacak sayı yaklaşık 725 bin baş sığır olacaktır. Dolayısıyla Türkiye 2010-2016 yılları arasında yaklaşık 2,5 milyon baş sığır ithal etmiştir denebilir. Bu arada 2017 yılında gümrüksüz olarak Et ve Süt Kurumu tarafından ithal edilmesi öngörülen sığır sayısı da şimdilik 500 bin baş civarındadır.

Yedi yılda ithal edilen canlı hayvan ve kırmızı ete 4,5 milyar dolar ödendi

Böylelikle canlı sığır, koyun ve keçi ile sığır eti için ödenen bedel yaklaşık 4,5 milyar dolar olmaktadır. Bu durumda 2010-2016 arasındaki 78 ayda aylık ortalama 57 milyon dolarlık ithalat yapılmış demektir.

Hayvansal üretimde gıda güvencesinin sağlanabilmesi için ithalattan vazgeçilmeli; hayvancılık destekleri büyük (endüstriyel) işletmeler yerine küçük aile işletmelerine yönlendirilmeli; hayvansal ürünlerde piyasa doğru şekilde izlenmeli, üretici örgütleri güçlendirilmeli, üreticiler iç ve dış piyasaların insafına terk edilmemelidir.”

Hububat ithalatında gümrük vergisi oranları düşürüldü

27 Haziran 2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile buğdayda yüzde 130 olan gümrük vergisi yüzde 45’e, arpada yüzde 130 olan gümrük vergisi yüzde 35’e, mısırda yüzde 130 olan gümrük vergisi yüzde 25’e indirildi.

Türkiye sahip olduğu tarımsal potansiyeli yeterince değerlendirememekte; üretimini ve ihracatını artıramamakta, buna karşılık ithalata bağımlılığı devam etmektedir.

Gıda güvencesinin ve dış ticaret dengesinin ihracat yönünde sağlanması; ancak üretim maliyetlerinin düşürülmesi, destekleme araçlarının doğru ve amaca uygun olarak kullanılması ve istikrarlı politikalar izlenmesiyle sağlanabilir.

Çiftçinin en başta gelen sorunu yüksek girdi maliyetleri

Tarımın, çiftçimizin en başta gelen sorunu yüksek girdi maliyetleridir. Türkiye üretimin en önemli girdileri olan tohum, gübre, tarım ilacı ve mazot bakımından ithalata bağımlıdır. Bu nedenle dövizdeki yükselme üretim maliyetlerini artırmaktadır. İzlenen politikalar dışa bağımlılığı azaltmak yerine giderek artırmakta; üretimi sürdürülemez hale getirmektedir.

AKP hükümetlerinin uyguladığı tarım politikaları, küreselleşen piyasalar ve acımasız rekabet koşulları nedeniyle ürün/girdi paritelerindeki çiftçi aleyhine gelişmeler; üretim maliyetlerini aşırı şekilde artırmış, buna karşılık ürün fiyatları reel anlamda yerinde saymış, hatta bazı ürünlerde gerilemiştir.

“Çiftçiyi ithalatla terbiye etme” politikası devam ediyor

1980’li yıllara kadar büyük ölçüde kendini besleyebilen ülkelerden biri olan Türkiye’de; daha sonra uygulanan neoliberal politikalarla tarımı çökertme sürecinin temelleri atılmıştır. O yıllarda başlatılan “üreticiyi ithalatla terbiye etme” politikası, günümüzde çok daha vahşi bir şekilde uygulanmakta; arz eksikliği nedeniyle fiyatı artan her ürünün fiyatının ithalatla düşürme kolaycılığına başvurulmaktadır. İthalatın çözüm olmadığı (pirinç, kuru fasulye, sap- saman ve kırmızı ette) defalarca görülmesine rağmen bu politika ısrarla sürdürülmektedir.

AKP’li yıllarda 171 milyar dolarlık tarım ürünü ithal edildi

Tarım bakanı 2003-2016 yılları arasında tarıma 90 milyar TL destek verildiğini belirtmektedir. Buna karşılık söz konusu dönemde toplam gıda maddeleri ve tarımsal ham maddeler ithalatı 171 milyar Doları aşmıştır. Demek ki Türkiye’de tarımsal destekler, amaçsız, hedefsiz dağıtılıyor. Bütçeye destekleme için konulan para Bakanlık tarafından üretime yansıyıp yansımadığına bakılmaksızın (sonuçları analiz edilmeksizin) çiftçiye dağıtılmaktadır.

Hububat ithalatına 17,5 milyar dolar

2003-2016 yıllarını kapsayan AKP döneminde ithal edilen 63 milyon ton hububat için 17,5 milyar dolar ödenmiştir. Hububat ithalatının 41 milyon tonu buğday, 12 milyon tonu mısır, 4,5 milyon tonu pirinç ve çeltiktir.

Hububatın gıda güvenliğinde vazgeçilmezliği dikkate alındığında, Türkiye’nin ithalata bağımlılığının arttığı ve giderek gıda güvenliğini yitirdiği FAO raporlarında da yer almaktadır.

Buğday hasadı başladı fiyat ortada yok

Bilindiği gibi Güney-Güneydoğu’da buğday hasadı tamamlanmıştır. İç Anadolu Bölgesinde hasada ise yaklaşık 15-30 gün sonra başlanacaktır. Ancak hükümet henüz TMO aracılığıyla müdahale alım fiyatlarını açıklamamıştır.

Gümrük vergisindeki indirimin amacı çiftçinin elindeki buğdayın fiyatını düşürmek

Enflasyonu düşürmek bahanesiyle bu dönemde gümrük vergilerinin indirilmesinin, üreticinin elindeki hububat fiyatlarını baskılamaktan başka bir yararı olmayacaktır.

Çözüm “çiftçiyi terbiye edici” ithalat politikasında değil, üretim maliyetlerinin düşürülmesinde, destekleme politikasında ve daha da önemlisi üretim planlamasında aranmalıdır.

Hububat ekim alanlarında ortaya çıkan daralmanın üzerinde önemle durulmalı; çiftçi tarafından boş bırakılan tarlalar yeniden üretime kazandırılmalıdır.

Tarımın en önemli sorunu yüksek girdi fiyatlarıdır. Öncelikle mazotta ÖTV ve KDV kaldırılmalı; diğer girdilerdeki vergi yükü azaltılmalıdır.

Hububatta 8 yıldan bu yana yerinde sayan destekleme primleri artırılmalıdır. Türkiye ithalat yaptığı ülkelerin çiftçisini değil, kendi çiftçisini desteklemelidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz